Adalar İsraillilere dar oldu! Her yerde eylem… Yine ‘Türkiye’ paranoyasına kapıldılar

Haber7 – ÖZEL

Yunanistan’da soykırım destekçisi İsraillilere yönelik protesto dalgası ülke geneline yayıldı. Yaz tatili için Yunan adalarına tur düzenleyen İsraillilere yönelik 25’ten fazla noktada İsrail karşıtı gösteri düzenleneceği duyuruldu.

Pelion yarımadasından Rodos ve Girit’e kadar uzanan geniş coğrafyada İsraillilerin protesto edileceği bildirildi.

İsrail gemisi Crown Iris’in Pelion yarımadasındaki Volos şehrine varışını protesto etmek için Filistin yanlısı bir grup eylem düzenliyor. Geminin limana yaklaştığı 7 Temmuz Perşembe akşamı Volos sahilinde gösteriler start aldı.

13 Ağustos sabahı başka gösteri düzenleneceği duyuruldu.

HER YERDELER

Ayrıca 10 Ağustos Pazar günü, “Gazze İçin Eylem Günü” adı altında uluslararası kampanya kapsamında, Yunanistan genelinde 25’ten fazla noktada, özellikle adalarda ve önemli turistik bölgelerde, İsrail karşıtı gösterilerin planlı bir şekilde gerçekleşmesinin beklendiği uyarısında bulundu.

Organizatörler, “Yunan hükümeti ile İsrail Devleti arasındaki turistik, ekonomik ve askeri ilişkiler” olarak tanımladıkları olguya şiddetle karşı çıkıyor. Gemideki yolcuların Filistin halkının katledilmesini desteklediklerini ve bu nedenle Yunanistan’da hoş karşılanmadıklarını vurguluyorlar. İsrail gemisinin gelişiyle ilgili beklenen protestolar, Filistin yanlısı faaliyetlerde bulunan Telegram gruplarında canlı çevrimiçi tartışmaya yol açtı.

Protesto gösterileri İsrail kamuoyunda “Yani Yunanistan Türkiye mi oldu?” şeklinde yankılandı.

ATİNA’DAKİ İSRAİL GÜDÜMLÜ MEDYA HAREKETE GEÇTİ

Atina merkezli İsrail yanlısı Manifesto gazetesi, eylemleri eleştiren bir haber yayımladı.

Haberde, “BDS Yunanistan (Boycott, Divestment, Sanctions – Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi, Yaptırımlar) üyeleri, öğrenci birlikleri, kolektifler ve aşırı sol cepheler, Filistinlilerin hakları adına sözde İsrail karşıtı mitingler düzenliyor. Ahlaki erdemin talihsiz bir başka gösterisi, arkasında ise iyi bağlantılara sahip, uluslararası ve yeraltından finanse edilen, net hedefleri olan bir propaganda ağı var: İsrail’in şeytanlaştırılması ve kamuoyunun sözde “ilerici” bir kılıfla giydirilmiş antisemitik söylemlere alıştırılması.” denildi.

Yunan medyasının haberinde şu ifadeler kullanıldı:

“Yunanistan’da BDS Greece, ‘bağımsız bir kolektif’ olarak, barışçıl ve ırkçılık yapmadan hareket ettiğini iddia ederek ortaya çıkıyor. Ancak eylemlerinin içeriği ve söylemleri, insani bir girişimden çok devrimci bir harekete benziyor. ‘Apartheid’, ‘sömürgeleştirme’, ‘işgal’ gibi ifadelerle, liderleri sık sık ‘İsrail devletinin ortadan kaldırılmasından’ açıkça söz eden Hamas’ın zehirli dilini yeniden üretiyor.

Bu, Hamas’ın söylemlerini Parlamento sıralarına taşıyan aktivistlerin, kendini ‘insancıl’ ilan edenlerin ve siyasi temsilcilerin karmakarışık bir karışımıdır. Otobüs duraklarında masum İsrailli vatandaşlar öldürüldüğünde ya da Gazze’den kentsel merkezlere roket atıldığında sessiz kalanlar onlardır. Seçici hassasiyet, onların en sevdiği araçtır.”

‘TÜRKİYE DESTEKLİYOR’ İDDİASI

Yunanistan’ın her karışında İsrail’i protesto eden BDS aktivistlerinin Türkiye, Katar ve İran’ın devlet mekanizmaları tarafından desteklendiği iddiasına başvurulan haberde, “Uluslararası kaynaklara göre, BDS doğrudan veya dolaylı olarak Katar, Türkiye ve İran’ın devlet mekanizmalarından destek alıyor. Aynı zamanda, ‘insani çalışma’ için devlet veya topluluk fonları alan Avrupa’daki bazı STK’lar, kaynakları açıkça propaganda niteliği taşıyan eylemlere aktarmakla suçlanıyor.” denildi.

Gazze’deki soykırımın ciddi çatışma olmayıp “demokrasi ile karanlık arasında bir savaş” olduğu şeklinde skandal ifadelere yer verilen İsrail yanlısı haberde şu satırlara yer verildi:

“Gazze Şeridi’ndeki anlaşmazlık ‘ciddi bir çatışma’ değildir. Bu, demokrasi ile karanlık arasındaki bir savaştır. İsrail, var olma hakkını tanımayan örgütlere karşı kendi varlığını savunuyor. Ve İsrail ile stratejik bir ittifaka sahip olan Yunanistan, Orta Doğu’nun en radikal, antidemokratik ve şiddet yanlısı rejimleriyle aynı çizgide olan seslerin yayılmasına kayıtsız kalamaz.

10 Ağustos’ta görülecek manzara yalnızca Sintagma Meydanı’nda ve diğer otuz kadar şehirde açılacak birkaç pankart olmayacak. Bu, Yunan devleti ve liberal kimliği için başka bir dayanıklılık sınavı olacak. Bir Avrupa başkentinde, antisemitizmin sınırlarına dokunan mesajlar içeren afişlerin serbestçe dolaşması kabul edilemez. Demokratik bir devletin, cihatçı destekçileriyle eş tutulduğu bir ‘kamu söylemi’ olamaz. 10 Ağustos, Yunanistan’ın nasıl bir duruş sergileyeceğini göstermek için iyi bir fırsattır: demokrasiyle, müttefikleriyle, karanlığa karşı ışıkla.”